Kahvenin Keşfi ve Kökeni

Kahvenin Keşfi ve Kökeni

Biraz doğal yaşama aşina olanlar keçilerin ne kadar özgür ruhlu ve enteresan hayvanlar olduğunu bilirler. Örneğin doğada bir keçiyi düz duvar gibi gözüken bir yere bir şekilde tırmanmış halde görebilirsiniz. Beslenme alışkanlıklarına gelecek olursak ise keçiler yerdeki bitkileri yemezler, bunun yerine sadece ağaç dallarının yapraklarından oldukça seçici bir şekilde davranarak beslenirler. Bu nedenle de keçinin sütünden elde edilen ürünler her zaman sağlıklı ve faydalıdır. Peki kahve ile ilgili bir anlatım da neden mi bu kadar keçilerden bahsediyoruz? Bu noktada karşımıza kesin olmamakla birlikte MS 800 lü yıllara kadar uzanan yine keçilerle ilgili bir hikaye çıkıyor. Rivayet odur ki bu kendine özgü, ağzının tadını bilen keçiler Etiyopya’nın tropikal iklime sahip yüksek yaylalarında doğal olarak yetişen kahve ağaçlarından beslenirler ve zaman içerisinde keçilerin normalden daha enerjik olduğunu ve hatta zaman zaman hiç uyumadığını farkeden keçi çobanları bu durumun nedenini merak eder ve keçilerini izlemeye başlarlar. Çobanlar bu gözlemleri sonrası özellikle bir ağacın meyvelerini tüketen keçilerin daha enerjik ve hatta uyarılmış olarak adlandırabileceğimiz bir biçimde hareket ettiğini farkeder. İşte o ağaç kahve ağacıdır ve kahvenin kaşifi bir anlamda keçilerdir. Yine rivayet odur ki Kaldi yada Halid adındaki bir keçi çobanı bu ağacın meyvelerini kendisi de dener ve kendisi de bu enerjik ve uyarılmış hali deneyimler. Bunun üzerine bu keçi çobanı bu ağacın meyveleri ile ilgili deneyimlerini bölgesindeki bilge kişilere ve din adamlarına aktarır. Ve bu şekilde her yudumundan keyif aldığımız kahvenin keşfi ve tarih sahnesine çıkışı başlar.

Kahvenin ilk kullanımlarına bakacak olursak günümüzden oldukça farklı olduğunu görürüz. Yer yer kahve meyvelerinin kaynatılarak elde edilen suyun tıbbi bir amaçlar için kullanıldığı olmuştur, enerji veren niteliği nedeniyle tarihte kahveye ‘sihirli meyve’ adının verildiğini görürüz. Ayrıca kahvenin keşfinin ardından Etiyopyalı bazı yerliler tarafından kahve çekirdekleri bir çeşit un haline getirilerek kullanılmıştır, bu unla bazı karışımlar yapılarak ekmek benzeri bir ürün elde edilmiş ve kahve beslenme amacıyla hem lezzet hem enerji veren bir gıda olarak da kullanılmıştır. Zaman içerisinde kahvenin enerji veren bu özelliği ününün yayılmasına neden olmuştur. Elde ettiği bu ün ile ilk dönemde Arap yarımadasına yayılan kahvenin tıbbi amaçlar dışında tarihte ilk içime uygun sunumuna ise Habeşistan’da rastlanır. Bu sunum ise yine günümüzden farklı olarak kahve çekirdekleri kavrulmadan kaynatılarak yapılmış ve yaklaşık 300 yıl boyunca kahve bu şekilde tüketilmiştir. Yaklaşık olarak 14. yüzyıl civarında ise Araplar ilk defa kahveyi kavurmayı ve ardından ezerek pişirmeyi yani bir anlamda ilk kez demleme yaparak içmeyi keşfettiler. Yine bu süreçte ise Yemen’de kahve yetiştiriciliği başladı ve kahvenin dünya yolculuğuna başlaması için ilk adımlar atılmış oldu.

Kahvenin bu ilk dönemlerde Araplar arasında bu denli yaygın kullanımının bir diğer nedeni ise ilginçtir ki İslami ibadetlere dayanmaktadır. Rivayet odur ki kahveyi ilk işleyerek demleyen Yemen’deki sufi tarikatı olmuştur. 14. yüzyıl sonlarında yaşamış Etiyopyalı bir Arap olan Şeyh Şazili kahveyi ilk içen kişilerden biridir ve aynı zamanda bir Sufi Şeyhi’dir. Özellikle gece ibadetleri öncesinde uyanık ve dinç bir bedene ve zihne sahip olabilmek için kahve, tarikat üyeleri tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Bu kullanımlar zaman içerisinde halk arasında da yaygınlaşmış ve bir dönüşüm süreciyle birlikte 1500 lü yıllardan sonra yer yer camilerin yanlarında yada yakınlarında hem sosyalleşmek hem de zaman zaman dini sohbetler ile namaz aralarındaki boşlukların doldurulduğu kahvehaneler açılmıştır.

Yazı dizimizin bir sonraki bölümünde ise kahvenin tarihteki ve dünya üzerindeki yolculuğundan bahsedeceğiz. Mutlu keçilere teşekkür ediyoruz. Kahvenizi yudumluyorken keyifle okumanız dileğiyle...

Yorum Bırak